NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدِ
بْنِ يَحْيَى
حَدَّثَنَا
يَعْقُوبُ
بْنُ إِسْحَاقَ
الْمُقْرِئُ
الْحَضْرَمِيُّ
حَدَّثَنَا
سُهَيْلُ
بْنُ
مِهْرَانَ
أَخِي حَزْمٍ
الْقُطَعِيُّ
حَدَّثَنَا
أَبُو
عِمْرَانَ
عَنْ جُنْدُبٍ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ قَالَ
فِي كِتَابِ
اللَّهِ
عَزَّ
وَجَلَّ
بِرَأْيِهِ
فَأَصَابَ
فَقَدْ
أَخْطَأَ
Cündüb (b. Abdillah
el-Becelî)'den Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğu
rivayet olunmuştur:
"Aziz ve Celil olan
Allah'ın Kitabı üzerinde (sırf kendi) görüşüne dayanarak fikir beyan eden
kimse, (konuşmasında) isabet bile etse yine de hata etmiş olur."
Diğer tahric: Müslim,
münafikîn; Tirmizî, tefsir; Darimî, mukaddime; Ahmed, b. Hanbel, V, 115.
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerif;
Tefsir için lüzumlu olan ilimleri öğrenmeden ve Tefsir ulemasının görüşlerine
bakmadan, sırf kendi aklına geldiği şekilde Kur'an-ı Kerim ayetlerinin
lafızları ya da manaları hakkında açıklamalar yapan kimselerin bu
açıklamalarında tesadüfen isabet etmiş olsalar yine de hata etmiş olduklarını
haber vermektedir.
Sırf kendi akıllarıyla
Kur'an-ı Kerim ayetlerini tefsire kalkan kimselerin, bu hususta yeterli
bilgiye sahip olmadıkları için, yaptıkları açıklamalarda hataya düşmeleri
kaçınılmazdır. Böyle iken Kur'an-ı Kerim'i tefsire kalkışmaları demek,
Kur'an-ı Kerim'i keyiflerine göre tefsire yeltenmeleri demektir ki bu, Allah'a
karşı bir cürettir. Böylesi bir kimse yapmış olduğu açılamalarda isabet etmiş
bile olsa, Allah'a karşı cürette bulunmayı göze aldığı için, dağların ve
taşların bile altından kalkamayacağı büyük bir günah işlemiş demektir.
Hafız Süyutî'nin
açıklamasına göre, hadis-i şerifteki bu tehdit herhangi bir delile dayanmadan
sırf kendi aklına dayarak Kur'an-i Kerim'i tefsir eden kimseler hakkındadır.
Fakat bir kimsenin kuvvetli bir delile dayanarak Kur'an-ı Kerim ayetleri
hakkında fikir beyan etmesinde bir sakınca yoktur.
Bu mevzuda Aliyyü'1-Karî
şu görüşlere yer veriyor:
"Hafız İbn
Hacer'in açıklamasına göre, Kur'an-ı Kerim'i sırf kendi aklına dayanarak tefsir
eden kimsenin isabet etmesi halinde bile hata etmiş sayılmasının sebebi, onun
isabet etmek için gerekli hazırlığı yapmamış olması ve bu iş için şuurlu
hareket etmemiş olmasıdır.
Fakat Kur'an-ı Kerim'in
manasını ortaya çıkarmak gayesiyle şuurlu bir şekilde gerekli hazırlığı
yaptıktan sonra ayetlerinin tefsirine girenler ise bunun tersinedir. Bunlar
hata bile etmiş olsalar ecir alırlar. Çünkü bunlar hadlerini aşmamışlardır. Bir
rivayete göre bu ikinci kısma girenler hata ettikleri halde bile iki ecir
alırlar. Diğer bir rivayete göre, eğer isabet ederlerse on, edemezlerse iki
ecir alıîlar. Çünkü müctehid gibi doğruyu ortaya çıkarmak için olanca gücünü
sarf etmişlerdir.
Binaenaleyh Kur'an-ı Kerim'i
tefsir etmek isteyen bir kimsenin şu ilimleri bilmeden Kur'an-ı Kerim
tefsirine girişmemeleri gerekir: 1) Lügat, 2) Nahiv, 3) Sarf, 4) İştikak, 5)
Meani, 6) Beyan, 7) Bedi', 8) Kıraat, 9) Kitap ve Sünnet, 10) Esbabü'n-Nüzul,
11) Kıssalar, 12) Nasih, 13) Mensüh, 14) Fıkıh ve Kur'an-ı Kerim ayetlerinin
mücmelini açıklayan hadisler, 15) İlm-i Mevhibe."[Aliyyü'l-Karî, Mirkatü'l-Mefalîh,
I, 239.]
Bu hususta İmam Maverdî
de şöyle diyor:
"Şüpheli işlerden
kaçınmayı kendilerine usul ittihaz etmiş olan müslü-manlardan bazıları, bu
hadisin zahirine sarılarak, ellerinde sarih naslara uygun deliller olsa bile
Kur'an-ı Kerim'den hüküm çıkarmaktan kaçınmayı prensip haline getirmişlerdir.
Onların bu tutumu,
kulluğumuzu yerine getirmemizin ancak kendisiyle mümkün olacağı Kur'an
ilimlerinden ve Kur'an'dan hüküm çıkarma mükellefiyetinden kaçmak anlamına
gelir. Nitekim bu hususta yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "...İçlerinden,
işin iç yüzünü araştırıp çıkaranlar, onun ne olduğunu (haberin neye delalet
ettiğini) bilirlerdi..."[Nisa 83]
Yüce Allah Kur'an-ı
Kerim'inde onun hükümlerini çıkarabilecek kişilerin bulunduğunu haber
verdiğine göre, bu kimselerin görüşleri ve tutumları doğru değildir.
Bir başka ifadeyle
onların bu görüşleri doğru olsaydı Kur'an-ı Kerim'den hiçbir kimsenin bir
hüküm çıkarmaması ve insanların pekçoğunun Kur'an-ı Kerim'den hiçbir şey
anlayamaması icabederdi.
Binaenaleyh, eğer bu
hadisin sahih olduğunu kabul edersek onu şöyle tefsir etmemiz gerekir:
Kur’an'ın lafızlarının
ifade ettiği derin manalara nüfuz etmekten aciz olan kimse, sırf kendi aklına
göre onu tefsire kalkar ve bu tefsirinde hakka isabet edecek olursa o kimse
yine hata etmiş sayılır. Çünkü o tesadüfen doğruyu söylemiştir. Maksadı ise
sırf kendi görüşünü ortaya koymaktır ve hakkı söylediğine dair bir delili de
yoktur."